10 Şubat 2009 Salı

Marka Mikropları !

Bu mikropları fiziki olarak bulamazsınız. Bunlar gözükmez, elle dokunulmaz; “işte marka mikrobu!” diye parmakla işaret edemezsiniz. Keşke öyle olsalardı. Ne yazık ki onlar bizimle birlikte yaşarlar. Karar mekanizmalarımıza egemen olurlar, sürekli aklımıza saldırırlar, markalarımızın ömürlerini tüketirler.

Bu mikropları yakından tanımak, sebep oldukları hastalıkların belirtilerini belirlemek belki daha hastalıklar ilerlemeden onların farkına varma ve mücadele etme fırsatı verecektir.

Unutmayalım ki erken teşhis marka kurtarır!

Yüksek Ciro Kara Sevdası

Çok tehlikeli bir arazdır. İnsan yakalandı mı marka yok olasıya kadar fark etmez. Genellikle hastalık çok ilerlediğinde fark edilir. Sevdadan marka sahibinin gözü hiçbir şey görmez. Mikrop genellikle yöneticilerden marka sahibine bulaşır. Hastalığın tarihsel gelişiminde, ciro uğruna bir çok markanın hastalıktan kırıldığı gözlenmiştir. Hastalara, sabah-öğle-akşam olmak üzere günde 3 kez “ciro gururdur, kar akıldır, nakit ise kraldır” enjekte edilmeli ve böylece hastaların marka harap olmadan nitelikli ciroyu keşfetmesi sağlanmalıdır.

Kibir Ateşi

Sahip olduğu markaları emtia gibi görmekle belli olur. Hasta kimseyi “özel” olarak kabul etmez, herkesi “genel” görür. Sürekli olarak markalarını mal beyanı gibi “hepsi bir arada” ortaya serer. Hastalık genellikle web sayfalarında ortaya çıkar. Web sayfalarının izlenmesi hastalığın ortaya çıkmasında faydalı olur. Tedavi için “marka özeldir” suda eriyen tabletlerinden ateş düşesiye kadar bolca verilmelidir.

Rüzgar Gülü Ağrısı

Sürekli karar değiştirip bir türlü belirlenen strateji doğrultusunda ilerlememe haliyle belli olur. Sağa-sola çok dönmekle oluşan ağrılarla markayı yıpratır. Hasta çok vakit ve nakit kaybeder. Ne kaybettiğini anlayamaz ancak rakipler sağlıklı bir şekilde gelişip karşısına dikildiğinde “bana ne oldu?” diye kendine sorar. Kaybolan vakti yerine koymak mümkün değildir. Nakit ise piyasanın belirlediği faiz oranlarında temin edilebilir. Nekahat sürecinin çok iyi izlenmesi gerekir aksi halde hastanın tekrar, hızla vakit ve nakit kaybetmesi mümkündür. En iyi tedavi, kararlı-tutarlı-sabırlı olma eğitimidir.

Sınai Katarakt

Hasta tüm olaylara üretici gözü ile bakar. Markanın onu kullanacak olana ait olduğunu bir türlü göremez. Hep makineleri, sahip olunan teknolojiyi, ürünün özelliklerini görür. Çevresine de ne gördüyse onu anlatır. Hastanın iyileşmesi için katarakt tabakanın kaldırılması gerekir. Operasyon sonrası hastaya kimin için üretim yaptığının mutlaka gösterilmesi gerekir. Gözler öyle bir bandajlanmalıdır ki hasta başka bir yeri görmemelidir. Belirli bir süre – belki uzun bir süre – bandajlar çıkarılmamalı, hastanın “doğru” gördüğünden emin olunmalıdır.

Fason Bağımlılığı

Gelişmiş ülkelerde genellikle kökü kurutulan bu mikrop ne yazık ki ülkemizde hala yaygın olarak bulunmaktadır. Mikrobun özelliği, uygun ortamlarda ustalıkla şekil değiştirebilmesidir. Şimdilerde “ikinci” diye tabir edilen yeni nesli ortaya çıkmıştır. Hasta kendini sürekli olarak marka sahibi olamayacağına inandırır ve fasoncu olmaktan mutluluk duymaya başlar. Bu yapay ve faydasız mutluluğun kendisine ve yakın çevresine zarar verdiğini kabul etmez, ısrarla bağımlılık halini savunur. Az sayıda da olsa bilim çevrelerince zararsız bir bağımlılık gibi gösterilmeye çalışılan bu semptom sonuçta en önemli marka düşmanı mikroplardan kabul edilir. Hastanın bilincini yerine getirmek için fiziki olmayan varlıkların gelişme süreci ve etkileri ısrarla anlatılmalıdır. Hastalığın yayılmasını önlemek için devletin uygulamaya koyduğu koruyucu teşvikler bile yetersiz kalabilmektedir.

Marka Oldum Gazı

Bu mikrobun yayılmasında basın da etkili olur, taşıyıcılık yapar. Fazla gazla hasta bazen “dünya markası” olduğunu bile zannedebilir. Genellikle rahatsızlık “bir slogan-bir dükkan” sonrası ortaya çıkar. Gaz hem hastanın kendisine hem de çevreye zarar verir. Gerçek marka hikayeleri ile hastanın gazı alınmalıdır.

Yukarıda belirtilenlerin, marka düşmanı mikropların tamamı olmadığından eminim. Belli başlılarını anlatmaya çabaladım. Çevremizi dikkatle inceler ve tedbir alırsak toplumsal refahımızı etkileyen bu tür mikroplardan korunma şansımız olabilir. Marka refah ve itibar kaynağıdır. Öyleyse korunmalıdır.

Nice sağlıklı markalar dileğiyle!...

Hiç yorum yok:

Muhterem İlgüner’in ArciPark Sunumu


Uploaded on authorSTREAM by brandassist

Türkiye'nin En Değerli Markaları